19 Eylül 2005

Hazirliklar-2...















Sendromlar, sIkIntIlar, bahsediyorum iyi hos da, ben evleniyorum dedim kendi kendime. Bunalim takilmanin zamani degil. Daha bir manik olmam gerek diyerek soylee bir silkindim. Hem de cumartesi cumartesi. Yatak odasi takimi ve beyaz esyalar geliyor ya sendrom mu kalir ben de. Lay lay lom havalardaydim. Saat yarimi zor ettim. Zaten , ismarladigimiz yuksek sifoniyer, yukseklikle kalmayaip bir o kadar da genis cikinca, sayin nisanlim hazretleri sasirmis neyi nereye koyacagini. Tabi bir de bana sormak istemis sonradan basi agrimasin diye. Kadin milletiyiz, cingar cikaririz walla.
Neyse once temizik faslindan baslayalim. Oncelikle Persembe gunu bizim temizlik timi (annem, yengem ve 2 komsu) eve birakildi. Kahvaltiliklarini alip caylarini civardaki bir cay ocagina siparis ettikten sonra - zira eve henuz caydanlik gelmemisti- ben ise gittim "hadi size iyi gunleerrrr" diyerek. Onceki kiracinin pisliginden bahsetmek istemiyorum, ancak sunu soyleyebilirim, evin temizligine katkida bulunan herkesten iyi kufur yemistir. Aman allahim o ne pasaklilik demiyecegim- soz vermistim bahsetmeyecegime-. 2 oda hali kapli. Ama lekelerden halinin desenini secmek pirincin tasinin ayiklamaktan daha zor. Bizimkiler ikili gruplara ayrilip birinci grup (annem+yengem) hali temizleme isine, diger grup ise camlar ve kalorifer peteklerini temizleme isine girismisler. Ogle arasi naptilar acaba diye merakimdan yarim saatligine atlayip eve gittim. Acikcasi sabah onlari eve biraktigimda icimden "amaan nolacak canim, onlar benim yerime calissalar da ben evi temizlesem, ne var ki sanki temizlikte, benim isim daha zor, beynim yoruluyor" diye gecirmistim. Ama oglen eve gittigimde acidim kadincagizlara. Halidaki lekeler cikmamis oncelikle. Kac kere yikamislar makineyle, nafile. Benim de moralim bozulmustu tabi lekeleri yerli yerinde gorunce. Tekrar isime dondum. Tabi mesai bitimine kadar icim icimi yedi. Nasil oldu, naptilar diye. Insanin kendi evi olunca daha degisik duygular besliyor - ki ben temizlige karsi herhangi bir sempatisi olmayan bir insanken bile boyle hissedebildiysem-. Aksam uzeri gittim eve. Oluyorlar yorgunluktan. Ev baya adam olmus. En azindan igrenc badana kokusu gitmis evden. Nasil guzel kokuyor. bi sevindim, bi sevindim. Tesekkur ettim hepsine. Ellerine saglik. Bu arada nisanlim annesi de sagolsun ogle yemeginde onlara guzel bir ziyafet cekmis. Caydanlik getirmis cay yapmislar. Bu arada aspiratoru ve mutfak dolaplarindaki yaglari temizleme isini anneler ustlenmis. Nasil yag nasil yag. Kiraci her gun kizartma yapmis sanirim. Bu kadar da olmaz yani.

Banyo kalmisti sadece. Simdi tekrar cumartesi gunune donuyoruz. Ben isten cikip eve vardigimda - ki yolda telefonla aranip kir-coz, yag-coz gibi seyler siparis edildi- hummali bir calisma vardi evde. Anneler banyoya kapatmislar kendilerini fayanslarda tek bir kuru nokta kalmayana kadar kopuk yapmislar her yeri. Cikin artik bogulacaksiniz derken bunun bir gun sonra kendi basima gelecegini nerden bilebilirdim.
Nisanlim da yatak odasini kuran cocuklarla ilgileniyordu o sirada. Onu suraya mi koysak, bunun burasi cizilmis, yatak yamuk mu oldu ne derken bir bakmisiz yatak odasi kurulmus. O saatlerde beyaz esyacilarin da gelmesi lazimdi. Biraz gec kaldilar. Bu esnada annemler fazla yorulmus olacaklar ki, yatak odasinin dolaplarini bana sildirttiler. Normalde kendiliklerinden boyle bir sey teklif etmeleri imkansizdir, hatta ben yapayim dedigimde bile yok yok biz yapariz derler. Ben dolaplar silerken, nisanlim, annesi, babasi, benim annem nedense saskinlikla beni seyrediyorlardi. Annemin gozleri yasarmis bile olabilir. Cok buyutulecek bir sey degil aslinda. Tamam simdiye kadar ev isleriyle alakam olmadi, cunku yapmak zorunda kalmadim. Ama mecburen kaldigim anda her isi en iyi sekilde yapabilecegime inaniyorum. Balerina ciftir benim adim, her yeri siler parlatirimmmm..

Sonra, beyaz esya servisi geldi. Makinalari zaten onceden getirip birakmislar. Is tabi serviste bitiyor. Utanmasam cocugun soylediklerini not alacaktim. Napayim hayatimda hic kullanmadim camasir makinasi. Insallah unutmamisimdir. Su an bile tedirginim aslinda :) Onyikamasizda sadece sola mi deterjan koyuluyordu, yoksa saga mi ? Neyse canim, kullanma kilavuzu denen bisey var dimi ya.

Cumartesi gununu de bu sekilde atlattiktan sonra geldik pazar gunune. Dedim size, pazartesi sendromunun ilaci pazar gunu calismak. Bakin ne sendrom var ne bisey. Gayet neseliyim, mutluyum. Pazar gunu eve goturecegimiz esyalari arabaya yukledikten sonra annem, nisanlimin annesi ve ben evin yolunu tuttuk- yolda verdigimiz fireden bahsetmemeyi tercih ediyorum-. Cogu mutfak esyasiydi. Onlar balkonu temizlerken - oyle basit bie yikama degil tabii, duvarlari domestosla silmekten bahsediyorum- ben de tupperlarimi ve bilimum tabak canaklarimi yikayip kurulayip yerlerine yerlestirdim. Mutfagim yavas yavas sekilleniyor, yasasin. Bu arada sular kesildi ve mecburi bir cay ve kuru pasta molasi vermek zorunda kaldik. Suyun sesini duyar duymaz isin en zor kismini yapmaya basladik. Mutfak ve antrenin taslari arasindaki kirleri fircalama. Allah icin annemler bastan beni ikna etmeye calisti, sen yapma kizim biz yapariz, yarin ise gideceksin. Ama ben kizginligin verdigi hirsla aldim elime fircayi domestos senin cillitbang benim basladim hepsini sIkmaya. Baslarda iyiydi. Temizlendigini gordukce daha bir sevk geliyordu bana. Daha cok ilac dokmeye basladim. Ki bunlarin birbiriyle karistirilmamasi gerektigini okumustum daha once. Insanin gozu donuyor o pisligi gorunce. Bir sure sonra midem bulanmaya basladi tabi. Elimi agzima goturuyorum ama daha cok midem bulaniyor. Annem her ihtimale karsi almislar ellerine bir kova, ben "oggghh"yaptikca kovayi agzima tutuyorlar. Tuttuklari kovanin biraz once ilacladigimiz ve benim ellerimden beter kokan kova oldugunun farkinda degillerdi . Ben daha da kotulestim tabi. O sirada annesi nisanlimi aramis. O geldi hemen yakindaki poliklinige goturdu beni. Serum taktilar. Bir saat yattim orada. Serumdan sonra kendime gelebildim. Siz siz olun temizlik maddelerinin birbiriyle karistirmayin. Hatta mumkunse temizlik isine fazla bulasmayin.
Bir de hazirlik asamasinin annemin simdiye kadar alip sakladigi ceyiz esyalarinin sevgili kardesimle paylasim kismi var ki, isin en zevkli kisimlarindan biri. Bunca sene odamizda bizden fazla yer tutan, en son 2 sene once ancak balkonda panjurdan kucuk bir oda insa edip icine yerlestirdigimiz sevgili ceyizimizi acmayi ve paylasmay ihep sabirsizlikla beklemistim ne yalan soyliyeyim. Bir cok seyi nisanlimin ailesi de ben de zevkime gore almis olsam da, icimde hep acaba annem neler saklamis bizim icin diye bir merak ve heyecan duygusu vardi. Ben bu paylasimi daha cok annemin nezaretinde kardesim yokken yapmayi tercih ettim aslinda :) Sadece 2 kere biraradayken kokileri actik. Ikisi de aile faciasiyla sonuclaniyordu:) Tabi ki saka bir yana, ilkinde cok guzel tahta sapli catal bicak takimi- ki nisanlim bir kere bu tarz seyleri sevdigini soylemisti - yuzunden bir cekisme yasadik. Ona baska seyler verip kandirarak ben galip ciktim. Dun aksam gerceklestirdigimiz ikinci raundada 6 kisilik bir yemek takimi yuzunden karsi karsiya geldik. Isin asli kadincagiz 2 tane degil de 3 tane aldigi icin, kimin daha fazla alacagi konusunda anlasamadik. Bir de ben ilk tercih ettigim takimi, sonradan daha guzelini gorunce ona vermeye kalktim, hatta verdim. Cildirdi tabi bizim bengusi. Suan annemin evi -resimde gordugunuz gibi -darmadagin. Babam bir ara eve geldi - paylasim islemi sirasinda kendisini komsunun esiyle oturmaya yollamistik kibarca- oturacak yer bulamadi kendine. Nisanlim bize geldikce bir kisim esyayi tasimistik zaten evimize. Simdi ceyizin buyuk kismi kaldi. Bir arac ayarlayip bir an once tasimak lazim esyalari. O kadar cok kirilacak esya var ki, korkuyorum birine emanet etmeye. Bizim fabrikanin kamyoneti var, onu ayarlamayi dusunuyorum. Sofor tanidik olunca daha bir nazimiz gecer. Bakalim nasil yapacagiz.
Evlenmenin hem stresli hem zevkli yanlari var. Ben bu siralar zevkini cikariyorum...

14 Eylül 2005

Can Sikintisi...




















Walla aradim taradim, can sikintimi tam olarak ifade edecek bir resim bulamadim. En guzeli kendi resmimi cekip koymak olacaktir ya neyse.. Sonra, bayan olmamakla beraber disa yansittigi sikinti anlaminda kendime yakin buldugum bir fotograf buldum. Takdir sizlerin. Can sikintisiyla ilgili kitap yazsam yazarim da teshis ve tedavi konusunda terzi kendi sokugunu dikemez misali pek yararli saptamalar yapacagim kanisinda degilim. Tek soyliyebilecegim, gunumuz insanina rahat batmakta ve teknoloji sayesinde eskiye nazaran epeyce artan bos vaktini (beyinsel olarak) degerlendirecek tatmin edici bir mesgale bulamamaktan bu tarz can sikintisi durumlari ortaya cikabilmektedir. Bazen gunluk olaylarla baglantili, bazen onlardan tamamen bagimsiz gelisebiliyor bu ruh hali. Nasil bedenimizi usutup soguk alginlig yasiyorsak, buna da ruhumuzun usutmesi diyebiliriz. Ama kesinlikle kafayi usutmekle karistirmamakta fayda var.
Zira, henuz akil hastasi ve ruh hastasi terimlerinin birbiriyle esanlamli kullanilmakla beraber, gercekten aralarinda fark var olup olmadigini merak etmekteyim. Ruh ve akil biribirinden ayri kavramlar. Hatta zihinsel zeka ve ruhsal zeka diye iki ayri zeka kavrami oldugunu da biliyorum. (bir de duygusal zeka var ama onu da karistirirsam isin icinden cikmakta zorlanacagim gibi geliyor) O zaman akil ve ruh sagligi da ayri dallar olmali. Neyse, insan sirf bunlari dusunerek bile kafayi yiyebilir.
Ancak maalesef, toplumumuzdaki onyargilardan oturu, psikoloji ya da psikiyatr'in "p"sini soylesek, deli yaftasi yapistiriliyor insanin uzerine. Halbuki, gercekten sogukalginligi gibi normal karsilanmasi gereken, insanlarin zaman zaman kendilerinin bile farkinda olmadan hastalanip iyilestikleri ruhsal cokuntu surecleri yasanabiliyor.

Yani, basit bir can sikintisi ancak bu kadar uzatilabilir diyorum ve kendime pes diyorum. Dolayisiyla susuyorum. Sustukca - yani yazmadikca - daha cok canimin sikildigini fark ediyorum tam da su anda.
Bugun nisanlim da dahil hicbir arkadasimdan - su forward edilen mailler haric - guzel bir mail almadigim icin canim sikiliyor olabilir mi?
Bugun ilgiye muhtac oldugum bir gun ve beni problemli musteriler haric kimse aramadi :(

12 Eylül 2005

"Cumartesi Sendromu"
















Pazartesi sendromundan sikayetci olanlara nacizane bir tavsiyem var: pazar gunu de calisin. Amaaan canim demeyin. Deneyin. Tarafimdan test edilip onaylanmistir. Gerci bu cozumu bulusum her ne kadar mecburiyetten pazar gunu calismama bagliysa da, ertesi gun hic bir zorlanma yasamadan isime adapte oldugumu farkettim. Bu hissin, pazar gunu calisma kavramindan basit bir polyannacilik yaklasimiyla iyi bir sey cikarma cabasi olup olmadigindan eminim degilim tabi. Simdiye kadar bir kere denedim. Bir daha denemeye cesaret eder miyim bilmiyorum, ya da denemeye zorlanirmiyim Tabi standart olarak "cumartesi-pazar" tatili olan arkadaslar maalesef bu tavsiyemden faydalanamiyorlar. Ama illaki denemek istiyorum derseniz, isiniz biraz daha zor olacak, cunku hem cumartesi hem pazar calismak zorunda kalacaksiniz. Deger mi tabiki de degmez. Varsin sendrom etkilesin sizi.
Sendrom dedigin nedir ki, iki sarki calarsin, guzel bir ogle yemegi yersin, arkadaslarindan gelen e-mailleri "su gibi" okursun, hatta cevaplarsin, bir de bloguna post atarsin, bir bakmissin saat 16:30 olmus. Ancak, biri cikar da "Oznur hanim ohh ne guzel erken cikiyorsunuz" derse, "kardesim ama ben cumartesi yarim gun calisiyorum, keske haftaici gec ciksam da ben de cumartesi calismasam" seklinde uzun bir cevap vermek yerine, biraz onlari kiskandirmak icin "ya evet devlet dairesi gibi burasi, dort bucukta paydos" diyerek bastirilmis "cumartesi sendromunu" aciga vurmamak gerekir. Aslinda evet, bende kesinlikle "cumartesi sendromu" var, kendime bu taniyi koymama katkida bulunan sayin post yazari kendime tum ictenligimle tesekkuru bir borc biliyorum. Insanin kendine borcu olabilir mi? Varsa faiz isler mi? Odenmezse ruh mahkemeye verilir mi? Ya da bedeni mi cezalandirmak gerekir? diyerek daha fazla civimadan yazima son veriyorum.

esenlikler efendim.

07 Eylül 2005

Hazirliklar...

Evlenmek zor is. Derlerdi inanmazdim. Ya da inanmamak isime gelirdi.
En onemli zorluk, evin ve torenin hazirlik asamasinda ciftlerin yasadigi gerginlik. Ha Su gibi (kendisi bloguma ilk comment yazan ve yazilarini ilgiyle takip ettigim hos insan) bir evlilik senaryom olsaydi, eminim bu bahsettigim gerginligin onda birini yasamazdim belki. Ama ailelerle ayni sehirde olunca, beklentiler artinca gerginlik kacinilmaz oluyor. Tabi ben onceki nasihatlari kulakardi ettigim icin, bir sure sonra surekli hale gelen tartismalarimizdan ciddi ciddi korkmaya baslamistim. Bir bakima evlilik adina yapilan tartismalar, bir sure sonra evlilik fikrini sorgulamaya itiyor insani ki, bu noktada durup toparlanmak lazim. Ben bunu, nikah toreni icin salon baktigimiz otelin resepsiyonundaki cocuk (artik bizim tartistigimizi anladi mi, yoksa kendiliginden iyilik olsun diye mi soyledi bilemiyorum ) "evlilik oncesi cok tartisirsiniz, bizde de oyle olmustu, ama evlenince hepsi unutuluyor" deyince idrak ettim. Plansizlik da insani tartismaya yoneltiyor, panige sokuyor cunku insani. İstedigin bir sey olmayinca, isler ters gidince, kolayina kacip en yakinindaki insani suclayip rahatlama yoluna gidiliyor sanki. Yeni evlenecek ciftlere tavsiyem, neyi isteyip neyi istemediginize mumkun oldugunca uzun sure once kesin karar verin. Etraftan, ozellikle ailelerden gelecek tavsiye hatta bazen zorlamalari tatli dille, kirici olmadan geri cevirin. Tabi eger sizin isteklerinize tersse. Nisanlimin tabiriyle, iki bilinmeyinli denklemken, aileler isin icine girince degiskenler cogaliyor ve iyice karmasik bir hal aliyor. Cozmek de her babayigidin harci olmuyor. Neyse biz simdilik butun problemlerimizi hallettik. Her sey yerli yerine oturmaya basladi. Esyalar alindi. Dugun tarihi ve yeri kesinlesti. (iki sene boyunca ikimizde hayatta dugun istemeyiz derken, ailelerin fendi bizi yendi walla) gelinlik damatlik derken, pek bisey kalmadi . Sansimiza hemen hemen hepsini ilk girdigimiz magazadan begenip aldik. Bu anlamda cok zaman kaybimiz olmadi. Hali, perdeler ve avizeler haric hersey tamam. En azindan siparisleri verildi ve ay sonunda gelecek. Bir de temizlik var tabi. İste bakin bu noktada aileler onem kazaniyor. Anneler ve bilimum arkadaslari haftaya karincalar gibi temizleyecekler evimizi. O yuzden onceki satirlardaki ailelere karsi kirici olmayalim tavsiyesinin uzerinden tekrar geciyorum:)
Nisanlimla bir gun, hatta annemlerden once, gidip bir yemek yiyelim diyoruz. Gerci evde yemek icin sadece mutfak masasi ve sandalye var. Ne tava ne tencere hatta tup bile yok henuz. Ama iki tane mum var. (cinfikirli ben hemen onu evin bir kosesine ilistirmistim ileride lazim olur belki diye) Romantik miyim neyim. Disaridan ismarlasak da baskalarindan once evimizde yemegi biz yemeliyiz dimi ama.
Neyse, hazirlik asamasinda zorluklar var ama asil is evlenecegin insana karar vermek, ileride pisman olmayacagindan emin olmak. Su gibi ben de (bu arada su gibisin, su gibisin sarkisi geliyor bak insanin aklina) iyi ki emreyle evlenmeye karar vermisim diyorum(gerci Su iyiki evlemisim diyordu ama neyse 11 kasimdan sonra insallah).

Hersey tamam. Geriye sadece gun saymak kaldi. Heyecanliyim...