12 Eylül 2005

"Cumartesi Sendromu"
















Pazartesi sendromundan sikayetci olanlara nacizane bir tavsiyem var: pazar gunu de calisin. Amaaan canim demeyin. Deneyin. Tarafimdan test edilip onaylanmistir. Gerci bu cozumu bulusum her ne kadar mecburiyetten pazar gunu calismama bagliysa da, ertesi gun hic bir zorlanma yasamadan isime adapte oldugumu farkettim. Bu hissin, pazar gunu calisma kavramindan basit bir polyannacilik yaklasimiyla iyi bir sey cikarma cabasi olup olmadigindan eminim degilim tabi. Simdiye kadar bir kere denedim. Bir daha denemeye cesaret eder miyim bilmiyorum, ya da denemeye zorlanirmiyim Tabi standart olarak "cumartesi-pazar" tatili olan arkadaslar maalesef bu tavsiyemden faydalanamiyorlar. Ama illaki denemek istiyorum derseniz, isiniz biraz daha zor olacak, cunku hem cumartesi hem pazar calismak zorunda kalacaksiniz. Deger mi tabiki de degmez. Varsin sendrom etkilesin sizi.
Sendrom dedigin nedir ki, iki sarki calarsin, guzel bir ogle yemegi yersin, arkadaslarindan gelen e-mailleri "su gibi" okursun, hatta cevaplarsin, bir de bloguna post atarsin, bir bakmissin saat 16:30 olmus. Ancak, biri cikar da "Oznur hanim ohh ne guzel erken cikiyorsunuz" derse, "kardesim ama ben cumartesi yarim gun calisiyorum, keske haftaici gec ciksam da ben de cumartesi calismasam" seklinde uzun bir cevap vermek yerine, biraz onlari kiskandirmak icin "ya evet devlet dairesi gibi burasi, dort bucukta paydos" diyerek bastirilmis "cumartesi sendromunu" aciga vurmamak gerekir. Aslinda evet, bende kesinlikle "cumartesi sendromu" var, kendime bu taniyi koymama katkida bulunan sayin post yazari kendime tum ictenligimle tesekkuru bir borc biliyorum. Insanin kendine borcu olabilir mi? Varsa faiz isler mi? Odenmezse ruh mahkemeye verilir mi? Ya da bedeni mi cezalandirmak gerekir? diyerek daha fazla civimadan yazima son veriyorum.

esenlikler efendim.

Hiç yorum yok: